Özel: Tüm dünya ülkelerini Filistin’i tanımaya davet ediyorum
Özel’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Dost ve kardeş Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi’nde yeniden temsili için Cumhuriyet Halk Partisi olarak üzerimize düşeni yapmak için her iki tarafa da bir kez daha sesleniyoruz ve bunu önemle bekliyoruz. Yurt içinde ve uluslararası arenada ısrarla savunduğumuz bir diğer konu, Filistin meselesidir.
7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları çoğu kadın ve çocuk 36 binin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine sebebiyet verdi. Uluslararası Adalet Divanı’nın saldırıları durdurma kararına rağmen Refah bölgesinde masum sivillerin bulunduğu çadır kampı bombalandı ve 40 Gazzeli daha hayatını kaybetti.
İsrail devletinin bu katliamını bir kez daha kınıyorum. Tüm dünya ülkelerini Filistin’i tanımaya davet ediyorum. Daha önce 119 siyasi akrabamıza yazmış olduğumuz mektupla ülkelerinde iktidarda olan 24 başbakan ve cumhurbaşkanına yaptığımız çağrıyla Filistin’i tanımalarını beklediğimizi ifade etmiştim.
Bugün ikisi siyasi akrabalarımız tarafından yönetilen Norveç ve İspanya’nın, ayrıca İrlanda’nın Filistin’i tanıyacaklarını biliyor olmak bugün o kararların ülkelerince ilan edileceğini biliyor olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyor, başta Sosyalist Enternasyonal’de yardımcılığı görevini de üstlendiğim İspanya Başbakanı çok kıymetli dostum Sanchez olmak üzere 3 ülkenin de yöneticilerine yürekten teşekkür ediyorum.
Dün hazırlayıp Meclis başkanlığına sunduğumuz kanun teklifi, 11 Temmuz gününün Srebrenitsa Soykırımı’nı anma günü olarak Türkiye’de belirlenmesine yöneliktir. Bu konuda tüm siyasi partileri, bu konuda ilk adımı atan ülke olmak ve Srebrenitsa Katliamı’nın yıl dönümünü kanun yoluyla anma günü ilan etmek üzere buradan davette bulunuyorum.
Bugün önemi bir tarihin yıl dönümü. Tarihimizin en geniş katılımlı, en barışçıl gösterilerinden bir tanesi olan Gezi Parkı’nda ağaç katliamı yapılarak, topçu kışlası yapılmasına karşı çıkanların bir araya gelmesiyle başlayan ve toplumsal duyarlılık, çevrenin korunması, yaşam biçimine yapılan müdahalelere itiraz ve toplumsal gösteri ve protesto hakkının kullanılmasına yönelik Gezi Parkı eylemlerinin 11’inci yıl dönümündeyiz. Buradan geziyi selamlıyorum.
Türkiye’nin neredeyse tüm illerinde düzenlenen gösteriler, siyasi iktidarın orantısız güç kullanmasıyla fevkalade kötü sonuçlar doğurmuş, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Mustafa Sarı, İrfan Tuna, Ethem Sarısülük, Selim Önder, Zeynep Eryaşar, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Mehmet İstir, Ahmet Atakan maalesef yaşamlarını yitirdi. Hepsinin hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz. Aileleri, ailemizdir. Gezi, Türkiye’nin birbirini en çok seven ailesidir.
O günlerde kısa mesafeleri biber gazı atışları, tazyikli su ve plastik mermi kullanımıyla 91 kişi kafa travması geçirmiş, 10 kişi gözünü kaybetmiş ve binlerce yaralı hastanelerde tedavi altına alınmıştır. Ancak 11 yılın sonunda bugün o protestoları organize ettikleri ve bunun bir darbe girişimi olduğu iddiasıyla değerli kardeşimiz, partilimiz, evladımız Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Osman Kavala tutuklu durumdadır.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli ile yaptığım görüşmelerde de ısrarla bunun Türkiye’de iç hukuk marifetiyle ve hızla çözülmesinin önemini ifade ettim. Büyük bir hak ihlali vardır. Alınan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen arkadaşlarımızın içerde tutulması, anayasa ihlalidir. Hukuk devletinin askıya alınmasıdır.
13 Şubat günü Erzincan’ın İliç ilçesinde çöpler altın madeninde depolanan toprak yığının heyelana dönüşmesi sonucunda 9 vatandaşımız kayboldu. 4’ü bulundu, 5 tanesinin daha cenazelerine ulaşmak için çabalar sürüyor. Faciaya ilişkin hazırlanan soruşturma dosyasına sunulan 250 sayfalık yeni bilirkişi raporunu dikkatle inceledik.
Sorumlulara sadece 16 milyon ceza kesen sonra da bu şirketin 225 milyon vergi cezasını affedenlere söylüyorum. Bilirkişi, asli sorumlu şudur diyor ya, asli sorumlu bu düzendir. Bu düzenden beslenenlerdir, bu düzeni kuran ve yönetenlerdir.
Biz bir arada oldukça enerjimiz, gücümüz, özgüvenimiz yerinde oldukça tüm toplum Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüyor, bizlerden bir şeyler bekliyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ülkede durum buyken çıkmış vergi kaçıranlar için ihbar hattı kurmuş. Gerçekten insanda birazcık utanma olur, çekinme olur.
Buğday üreticisi zorda. Geçen seneden dünya kadar 7 milyon ton depoda buğday var. 5 milyon tonun da hala toprak altında depolandığını biliyoruz. Üretici maliyetleri açıklandı. Buğdayın kilosu 1 liraya, tonu 11 bin liraya mal oluyor. Bugün Toprak Mahsulleri Ofisi hala fiyat açıklamadı ama üreticinin yakasında ilaç, gübre satan, bankadan faizle ona borç veren parayı istiyor. Fiyat olmadığı için serbest piyasada 9 TL’den zararına buğday satılıyor.
Acilen Toprak Mahsulleri Ofisi’nin en az 15 liralık buğday taban fiyatı açıklamasını haykırıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda tutumumuz, tavrımız nettir. Bir, Türkiye’de bir başıboş sokak köpekleri sorunu vardır. Bu sorun, özellikle sabah erken saatlerde okullara yayan gitmek zorunda olan çocukların, gençlerin, bu sorun servise gitmek isteyen emekçilerin, sabah erken saatte camiye giden yaşlıların bir güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Bu sorun elbette ki çözülmelidir ancak bu sorunun çözümü noktasına gelince ekonomiyi de bahane ederek canları katletmek, öyle masumlaştırmayın.
Bütün paydaşlara sesleniyorum. Feda edilecek bir tek canımız yoktur ancak mutlaka barınak sayılarını artırmak, büyük bir kısırlaştırma kampanyası başlatmak durumundayız.
Sorunu göreceğiz caniliğe ve cinayete prim vermeden hep beraber çözeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanı olarak elimi taşın altına koymaya hazırım.”
Hibya Haber Ajansı