ABD Lowy Enstitüsü raporu: Çin’in gelişmesi doğru bir şekilde algılanmalı
Son zamanlarda, Çin ekonomisi dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı ve "Çin ekonomisinin zirveye ulaştığı" iddiaları sıkça dile getirildi.
"Çin ekonomisinin zirveye ulaştığı" iddiası, bazı çevreler tarafından Çin ekonomisini olumsuz bir şekilde etkilemeyi amaçlayan bir argüman olarak kullanılmaktadır. Lowy Enstitüsü raporunda, 2050 yılına kadar Çin'in yıllık GSYİH artış oranının yüzde 2 ile yüze 3 arasına düşeceği öngörülse de, yüzde 5'lik bir artış ihtimalinin dışlanmadığı belirtiliyor. Raporda, bu ihtimalin gerçekleşme şartının Çin ekonomisinin Batılı sistemlere yakınsamasına bağlı olacağı vurgulanıyor.
Bu tür iddiaların temel amacı, ekonomik sistem açısından Çin ile Batılı ülkeler arasında bir karşılaştırma yaparak, Çin'in ekonomik sistemini dönüştürmeye çalışmak ve böylece Çin'in kendi kimliğini kaybetmesini sağlamaktır.
Ancak, Çin'in tüketim potansiyeli, hem kısa hem de uzun vadede büyük kalmaya devam ediyor. 2023'te Çin'in tüketim harcamalarının ekonomik büyümeye katkısı yüzde 82.5'e ulaştı. Çin'in tüketim gücü, ABD'nin kantitatif gevşeme politikalarından ziyade, halkın gelirini ve sosyal güvenlik düzeyini artırma çabalarına, tüketim ortamını iyileştirmeye, arz yönlü yapısal reformlara bağlılık gösterilmesine ve üretim ile etkili yatırımın genişletilmesine dayanıyor.
Yatırım ve tüketim arasında bir tercih yapmak yerine, her iki alanın da koordineli bir şekilde ilerletilmesi gerektiği vurgulanıyor. Yatırımın, sadece kısa vadeli ekonomik ihtiyaçları teşvik etmekle kalmayıp, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik büyümenin de kaynağı olacağı belirtiliyor.
Çin halkının ekonomisine olan güveni, diğer ülkelerle veya diğer ülkelerin mantığıyla yapılan karşılaştırmalara dayanmıyor. Bu güven, Çin ekonomisinin kendi sorunlarına uygun çözümler bularak, birçok zorluğun üstesinden gelme yeteneğinden kaynaklanıyor. Çin ekonomisinin geleceği parlak görünüyor.
Hibya Haber Ajansı