Sağlığınız için bu 17 hatayı yapmayın
1. Uzun süre gürültülü ortamda bulunmak
Uz. Dr. Halil Öztürk, gürültülü ortamlar, yüksek sesle müzik dinlemek, ani ve şiddetli seslerin iç kulak yapılarını geri dönüşümsüz olarak bozabildiğini belirterek, “Kulaklıkla müzik dinlerken sesin 80-90 desibeli aşmaması ve iki saati geçmemesi önerilmektedir.” dedi.
2. Hareketsizlik ya da aşırı egzersiz yapmak
Düzenli egzersiz yapmanın sağlığı birçok açıdan olumlu yönde etkilediğine değinen Öztürk, “Kalp damar hastalıkları, diyabet ve kanser riski azalır. Haftada en az 150 dakika kalp hızını artıracak yürüyüş, bisiklete binmek gibi aerobik egzersizler haftada 1-2 gün de kişiye uygun ağırlık kaldırma hareketleri önerilmektedir. Ancak aşırı egzersiz yapıldığında istenmeyen etkiler de ortaya çıkabilir. Kas ve eklemlerde zorlanma ve yıpranma, hormon dengesizliği, bağışıklık sisteminde zayıflama uzun süre ağır egzersiz sonrası görülebilen durumlardır.” ifadelerini kullandı.
3. Uzun süredir kullanılan ilaçların aniden kesilmesi
Öztürk, kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların birdenbire bırakılmasının vücudun ani tepkilere yol açabileceğine dikkati çekerek, “Özellikle hipertansiyon, kalp hastalıkları ve nörolojik hastalıkların tedavisinde verilen ilaçların aniden kesilmesinin ciddi sonuçları olabilir.” diye konuştu.
4. Vitamin ve destek ürünlerinin kontrolsüz kullanımı
Son yıllarda sayıları gittikçe artan destek ürünlerinin uzun süre ve doktor kontrolü olmadan kullanımının istenilen etkinin tam tersini yapabileceğini söyleyen Öztürk, şunları kaydetti:
“Vitamin ve minerallerin vücudumuzda birikim özelliğini dikkate almadan yüksek dozda ve uzun süre kullanılması kaş yapayım derken göz çıkarmaya sebep olabilir. En iyisi, bu tür ürünleri almadan önce doktorunuzla görüşüp gerekli tetkiklerin yapılması, ihtiyacınıza uygun desteklerin kullandığınız diğer ilaçlarla etkileşimini de gözeterek verilmesidir.”
5. Yeteri kadar uyumamak
Öztürk, bazen iş ve sosyal hayat uğruna uykuya yeteri kadar zaman ayrılamadığına değinerek, “Ancak, uyku mental ve fiziksel sağlığımız için çok önemli. Uyku yetersizliğinde bağlı halsizlik, anksiyete, dikkat bozukluğu, depresyon daha sık görülür, bağışıklık azalacağı için enfeksiyonlara yatkınlık artar. Ayrıca, fiziksel stresin de artması ile hipertansiyon, kalp hastalıkları ve diyabet gibi hastalıkların kontrolü de zorlaşmaktadır.” şeklinde konuştu.
6. Az su içmek
Vücudun yaklaşık 3’te 2’sinin sudan oluştuğunun altını çizen Öztürk, “Bu durum bile suyun organizma için ne kadar önemli olduğunu gösterir. Böbreklerimizin toksik maddeleri kandan uzaklaştırabilmesi başta olmak üzere tüm hayati işlevler için su gereklidir. Gerekli olan günlük su miktarını kişinin fiziksel özellikleri, mevsim, ortam sıcaklığı gibi faktörler belirlerse de ortalama olarak 1,5-2,5 litredir.” dedi.
7. Kısa sürede fazla alkol tüketimi
Öztürk; tatil, kutlama ve partilerde kısa bir zaman dilimi içerisinde fazla alkol alınmasının sindirim sisteminin zarar görmesine, mide kanamalarına, karaciğer hasarına hatta alınan miktara bağlı olarak alkol komasına sebep olabileceğini söyledi.
8. Aşırı temizlik ürünü kullanımı
Ev temizliğinde kullanılan kimyasal maddelerin de akciğer ve cilt sağlığı için tehdit oluşturabildiğini dile getiren Öztürk, “Bu maddelerin fazla kullanıldığı ortamlardaki havanın solunması akciğer fonksiyonlarında azalmaya yol açtığı gösterilmiştir. Özellikle sprey şeklindeki kullanılan ürünlerde bu daha belirgin olmaktadır. Bunun için çeşitli kimyasal maddeler kullanılarak yapılan temizlik sırasında ortamın havalandırmasına dikkat edilmeli ya da toksik etkisi olmayan doğal ürünler tercih edilmelidir.” diye konuştu.
9. Güneşte uzun süre kalmak
Öztürk, ozon tabakasının zarar görmesi ile güneşin ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin arttığının bilindiğini belirterek, “Koruyucu kullanmadan uzun süre güneşe maruz kalmak cildin erken yaşlanmasına, cilt kanserlerine davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Bunun yanında, özellik hipertansiyon hastalarında ani tansiyon yükselmeleri ve beyin kanaması riski de daha fazla olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
10. Uzun süre hareketsiz kalmak
Masa başında uzun süre hareketsiz kalmanın omurgaya binen yükü artırdığını ifade eden Öztürk, şunları kaydetti:
“Çünkü ayakta durma ve uzanmaya oranla oturma esnasında omurgaya binen basınç daha yüksektir. Bunun sonucunda boyun, sırt ve bel ağrıları kaçınılmaz hale gelir. Ayrıca toplardamardaki dolaşımın da zorlanması ile kronik venöz yetmezlik, varis oluşma riski de artmaktadır. Bunun için, hareketsiz geçen zamanın bir saati geçmemesine dikkat edilmeli.”
11. Uyumadan önce yemek yemek
Öztürk, “Gece yatmaya yakın dolu bir mide sindirimi güçleştirir, reflüye yol açar. Alınan kaloriler harcanamayacağı için yağ olarak depolanma yoluna girer. Tansiyon yüksekliği ve kalp hastalığı olanların şikayetlerinin arttırır.” dedi.
12. Ağır çanta taşımak:
Uz. Dr. Öztürk, uzun süre ağır ve tek taraflı taşınan çantaların boyun, omuz ve bel ağrısına yol açtığını söyledi.
13. Tuz tüketimine dikkat etmemek
Önerilen günlük tuz tüketiminin günde 5 gram olduğuna değinen Öztürk, “Ülkemizde bu miktarın 15 gramı bulduğu gösterilmiştir. Fazla tuz alımı ödem oluşumuna yol açar, tansiyonu yükseltir, kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkmasını kolaylaştırır, böbrek fonksiyonlarına zarar verir. İdrarla kalsiyum atılmasını arttırarak böbrek taşı oluşumunu arttırır, kemik erimesine zemin hazırlar.” açıklamasını yaptı.
14. İşlenmiş gıdaları fazla tüketmek
Öztürk, katkı maddeleri ve koruyucularla dolu olan işlenmiş gıdaların kronik inflamasyonu artırıp, diyabet, hipertansiyon, obezite, kalp hastalıkları ve kansere kadar birçok sağlık sorununa yol açabildiğini ifade ederek, “Şarküteri ürünleri, hazır yiyecekler, tuzlu-tatlı atıştırmalıklar ve unlu mamuller, konserveler örnek olarak gösterilebilir. Bu ürünler kalori, sodyum ve şeker bakımından yüksek olmakla kalmaz, aynı zamanda ekstra içerikler ve kimyasallarla da içerir.” şeklinde konuştu.
15. Bilinçsiz klima kullanımı
Yaz aylarının başlamasıyla klima kullanımının arttığına dikkati çeken Öztürk, açıklamasına şöyle devam etti:
“Sıcakta gevşeyen kaslarımızın aniden ve uzun süre soğuk ortamda kalması, yaygın kas ağrılarına ve kas tutulmalarına yol açıyor. Ani ısı değişimi ile vücut direnci olumsuz etkilemekte viral enfeksiyonların sıklığı artmaktadır. Klima filtrelerinin temizlenmeden kullanılması ile küf, mantar ve diğer allerjenlerin solunum yollarını etkilemesi açınılmazdır. Temizlenmeyen klimalarda bulunabilen ‘Legionella pneumophila’ bakterisi akciğer enfeksiyonlarına yol açmaktadır.”
16. Bilinçsiz mantar tüketimi
Öztürk, özellikle bahar aylarında doğadan toplanan mantarların tüketiminin karaciğer yetmezliğine neden olabildiğini ifade ederek, “Zehirli mantarın tek bir tanesi bile kişiyi karaciğer yetmezliğine, ağır karaciğer komasına ve tedavi edilmediğinde ölüme götürebilmektedir. Mantar tüketildikten sonra mide bulantısı, kusma, ishal, ateş, giderek artan şuur kaybı gibi ilk birkaç gün içerisinde gelişebilen belirtiler görülmektedir. Bu dönemde müdahale edilmesi hayati önem taşımaktadır.” dedi.
17. Bitkisel ürünleri bilinçsizce kullanmak
İnsanların birçok hastalığın tedavisi için bitkisel ürünlere yönelebildiğini belirten Öztürk, “Ancak bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünler başta böbrek olmak üzere sağlığı ciddi şekilde tehdit edebilmektedir. Ayrıca böbrek tedavisi gören hastaların kullandığı bazı ilaçlar da bitkisel ürünlerle etkileşime girerek olumsuz anlamda sonuçlara yol açabilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Hibya Haber Ajansı