21. yüzyılda Çin’in yeniden şahlanması
"Günümüz dünyasında Çin’in önemi gittikçe artıyor. Bu bağlamda, 21. yüzyılda Çin’in yeniden şahlanmasını anlamak büyük önem taşıyor." Fransız sinolog ve Çin-Avrupa-Amerika Küresel Girişimi’nin kurucusu David Gosset, Çin’in gelişmesini bu sözlerle yorumladı.
Gosset, CGTN’ye verdiği demeçte, Çin’in son 20 yılda muazzam bir değişim geçirdiğine işaret ederek, Çin gibi bir medeniyet için değişimin aynı zamanda geleneğin yeniden canlanması anlamına geldiğini belirtti. Gosset, Çin’in modernleşmesinin Batılılaşma anlamına gelmediğine, Çin’in modernleşirken kendine has nitelikleri kaybetmediğine işaret ederek, Çin’i anlamak için yeniden şahlanma kavramını akılda tutmanın çok önemli olduğunu dile getirdi.
Çin’in giderek güçlenirken, tarihteki merkezi konumunu yeniden kazanma yolunda olduğuna işaret eden Gosset, Çin tarihindeki Han Hanedanı (MÖ206-MS220), Tang Hanedanı (618-907), Song Hanedanı (960-1279) ve Ming Hanedanı (1206-1368) dönemlerindeki refah seviyesine bakıldığında Çin’in bir anda ortaya çıkmadığının ve geri geldiğinin görüleceğini söyledi.
Avrupa’daki bazı insanların Çin’i yeterince anlamadığını ve Çin hakkında endişelere sahip olduğunu ifade eden Gosset, bu kişilerin Çin’i yerinde görmeleri gerektiğini kaydetti. Gosset, Çinlilerin iş birliğine açık bir tutumla yaklaşırken, küresel kalkınma ve ilerlemeye odaklandığını belirtti.
Gosset, “Çin’in ‘Zhongyong’, yani ‘Orta Yol’ kavramı derin ve kıymetli bir kavram. Çin’in ‘çelişkilere’ çok özel bir yaklaşımı vardır. Batılı insanlar çelişkilerden pek memnun değildir. Çinliler ise çelişkilerle baş eder. Bu nedenle Çin’de 1,4 milyar kişi uyum içinde bir arada yaşayabilmektedir.” diye konuştu.
Gosset, bu yılın Çin ve Fransa arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 60. yılı olduğunu hatırlatarak, iki tarafın birçok alandaki ortak çıkara ve kazan-kazana dayalı iş birliğini genişletebileceğini dile getirdi. Fransa ile Çin’i küresel iş birliğinin öncüleri olarak nitelendiren Gosset, 1964 yılında Fransa ile Çin diplomatik ilişkiler kurduğunda dünyanın çok gergin bir dönemden geçtiğini, General Charles de Gaulle ve zamanın Cumhurbaşkanı Mao Zedong’un bu atılımı gerçekleştirmeyi başardığını kaydetti. Gosset, günümüzde iş birliğinin sürdürülerek gelecek için yenilikçi bir ruhla sistematik bir şekilde planlama yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Gosset’e göre, Çin ve Fransa’nın, yapay zeka, kuantum hesaplama, biyoteknoloji ve yeşil teknoloji alanlarında daha sistematik bir şekilde diyalog başlatması gerekiyor.
Avrupalılar için bağımsız Çin politikaları tasarlamanın çok önemli olduğuna işaret eden Gosset, istikrarlı Çin-Avrupa ilişkilerinin ABD’ye de fayda getireceğini vurguladı. Gosset, insanların daha müreffeh bir dünyaya ihtiyaç duyduğu, dolayısıyla Avrupa ile Çin arasında daha fazla sinerji oluşturulması durumunda Avrasya’nın refahının artacağı kanısında.
Gosset, sözlerine şöyle devam etti:
“Çin artık yeni bir kalkınma aşamasına girdi. Çin nitelikli kalkınmaya odaklanıyor. Çin’in dönüşümü, sadece Çin’e değil tüm dünyaya faydalı. Bazı kişiler, Çin’in dışa açılma düzeyinin değiştiğini iddia ediyor. Bu, yanlış bir algı. 1978 yılından bu yana Çin reform ve dışa açılma politikasına kararlı bir şekilde bağlı kaldı. Çin, artan başarısıyla küresel meselelerde de daha etkili hale geliyor.”
Gosset, Çin’in gelecekte giderek daha müreffeh ve açık olacağını, daha fazla Çinli turist ve öğrenci diğer ülkelere giderken, daha fazla Çinli şirketin de diğer ülkelere açılacağını belirtti. Gosset, Çin’in yeniden şahlanmasının Çin halkı için bir fırsat olacağı gibi, tüm dünyaya istikrar ve ilerleme kaynağı sağlayacağını kaydetti.
Hibya Haber Ajansı